Telli Telli Telli Turna

Fun

Telli Telli Telli Turna
Bir insan, bir şehir, bir müzik, bir kitap, bir bakış, bir gülüş, bir uğraş, bir hayal…
Bizi değiştirip hayatımızda yeni bir dönemi açacak öyle çok oluş var ki…
Hele bir de bize ilkler ile geliyorsa…

Ankara’daki öğrencilik yıllarından sonra İstanbul’dayım. Yeni bir şehir, yeni insanlar, yeni bir ev, yeni hayaller, içinde yenisi bol olan yeni bir dönemin başındayım. Buna vesile olan ise mesleğim. Ben iş hayatına iki ay önce atılmış heyecanlı ve mutlu bir kütüphaneciyim. Haziran 2019’da Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nden mezun oldum. Üniversite de yeni bir başlangıçtı. Bölümü, Hacettepe’yi ve dolayısıyla Ankara’yı seçerken ne istediğini iyi bilen bir birey değildim. Zaten üniversitede geçen seneler boyunca kime sorduysam aslında başka bir bölümde okumak isterken kendini burada bulmuş veya sadece üniversite hayatını yaşayabilmek için bu bölümü seçmişti. Fakat içinde bulunduğum ortam beni iyi yönde etkiliyordu. Zamanla meslekte neler yapılabileceğim, derslerde gördüklerim, alandaki gelişmeler üzerine kafa yormaya başladım. Ayrıca kampüsü çok seviyordum. Meyve ağacı bol olan güzel bir kampüstü Beytepe kampüsü. Güzel arkadaşlarım vardı. Arkadaşlarımı peşimden sürükleyip ağaç tepelerine çıkmışlığım da oldu. Ilık bir nisan akşamında çiçeklerin kokusunda sohbet ettiğimizde. Nihayetinde güzel zaman geçirip güzel anılar biriktirdim.

Arkadaşlarımla geçirdiğim zamanın dışında farklı deneyimlerim de olsun istiyordum. Bu deneyimlerden biri iki yıla yakın bir hazır sandviç firmasında çalışmamdı. İyi ki dediğim bana katkısı olan ve güzel insanlar tanıdığım bir süreçti. Yamaç paraşütü ile ilgilendiğim bir yıl ve 11 amatör bireysel uçuş, Erasmus ile Selanik’e gidişim, keman çalma teşebbüsüm ve telini suratıma patlatışım da bu listeye girebilir. Elbette sempozyumlar, öğrenci etkinlikleri de lisans eğitimim boyunca benimleydiler. Derken sona gelmiştim yıllar geçti, üniversiteden mezun oldum. Bana da Çorum yolu gözüktü. Evimdeydim. Dördüncü sınıfın son dönemi hayli yoğundu. Evde olmak, gelecek kaygısının üstünü bir süre örterek biraz dinlenmek bana iyi gelmişti. Yine de dinlenme aşamasını uzun tutmadım ve tekrar sevdiğim dersleri çalışmaya başladım. Ne istediğimi anlamaya çalışıyordum. Açık olan her pozisyona başvurmayacak, verimli olacağımı ve verim alacağımı düşündüğüm kurumlara özgeçmişimi gönderecektim. Toplamda Ankara’da bulunan dört firmaya özgeçmişimi gönderdim. Dönüş yapanlar da oldu yapmayanlar da… Neticede aylardan eylüldü ve ben hala işsizdim. Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi Sağlık Bilimleri Kütüphanesi Birim Kütüphanecisi iş ilanı bu dönemde karşıma çıktı. Sonrasında Vehbi Koç’un hayatından, Koç Üniversitesi Hastanesi’ne, kütüphanenin veritabanlarından, yaptığı etkinliklere iğnesinden ipliğine bir ay boyunca araştırıp okudum.

Nihayetinde ben bu işi yapacağıma inanıyorum dediğimde ekim olmuştu. Başvurumu gönderdim. Ardından sınavlar, mülakatlar ve bekleyiş… Bu bekleyiş esnasında hiç umutsuzluğa kapılmadım ve çalışmaya devam ettim ve birgün kendimi Suna Kıraç Kütüphanesinin güzel ekibiyle tanışırken buldum. Devamındaki üç haftada benden iki gün önce işe başlayan ANAMED birim kütüphanecisi Defne ile birlikte her bir kütüphane çalışanından eğitim aldık. Amaç görevimize başlamadan önce kütüphanenin işleyişine hakim olmamız ve incelikleri öğrenmemizdi. Kişilerin öğretme çabaları, yardımseverlikleri, sıcak tavırları sayesinde üç haftayı mükemmel verimli geçirmiş olduk. Şimdi hastane içerisindeki kütüphanede görevlerimi yerine getiriyorum. Doktorlar, hemşireler, hastalar, hasta yakınları, sağlık alanı öğrencileri… Kütüphaneye gelen kullanıcılara selam vermek, biri bir şey sorduğunda yardımcı olmak beni heyecanlandırıyor.

Kütüphanede birim sorumlusu Ertaç Bey ile çalışıyorum. Görevlerimle ilgili konularda kendisine danışarak ilerliyorum. Katologlama yapmak, kullanıcı isteklerine yardımcı olmak, kampüsler ve kütüphaneler arası kaynak isteklerini karşılamak, sosyal medya hesaplarına içerik sağlamada destek vermek, veritabanlarının kontrolü görevlerimin bir kısmı. Bir günün programını Ertaç Bey ile konuşarak acil olan konulara ve toplantılara göre planlıyoruz.

Şimdilik yazacaklarım bu kadar. Umarım okurken keyif alırsınız.
Bu arada başlığa anlam veremediyseniz;
Sadece zihnimden bir şarkı geçiyordu ve sizin de zihninizden geçsin istedim.

Sevgilerimle,
İlknur Erkin

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *