PROF.DR TUĞRUL ANSAY İLE SÖYLEŞİ

Prof. Dr. Tuğrul Ansay ile söyleşi

Merhaba,

Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Ansay ile gerçekleştirmiş olduğumuz söyleşi ile sizlerle birlikteyiz. Prof. Dr. Tuğrul Ansay alanında dünyaca tanınmış saygın bir hukukçu olmanın yanı sıra iyi bir kütüphane dostu ve okuyucu. Kendisinin hem hukukçulara hem de kütüphanecilik mesleğine vereceği çok önemli mesajlar bulunmakta. Gerçekleştirmiş olduğumuz söyleşi bu yönüyle de oldukça önem arz ediyor.

ta4_lq

— KY: Merhabalar, Sayın Hocam;
Kütüphane Blog Sayfasında yayınlanmak üzere sizinle de kısa bir söyleşi gerçekleştirmek istiyoruz. Öncelikle bu ricamızı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.

— TA: Ben de size teşekkür ederim.

— KY: Bize biraz hukukçu olma sürecinizden bahsetmek ister misiniz? Hukukçu olmaya nasıl karar verdiniz? Bildiğimiz kadarıyla ailenizde de pek çok önemli hukukçu var?

— TA: İyi araştırmışsınız. Gerçekten büyükbabam ve babam hukukçuydular. Anne tarafından büyükbabam İstanbul Hukuk Fakültesinde öğretim üyeliği yapmıştır. Aynı zamanda avukatlık da icra etmiştir. Babam Ankara Hukuk Fakültesinde Ordinaryüs Profesör olarak emekliliğine kadar hizmet verdi. Ben de o zamanki gelenekleri izleyerek baba mesleğine girdim.

— KY: Gerek yerel ve gerekse de uluslararası alanda tanınan bir hukukçu olma süreci nasıl gelişti? Bu sürecin kilometre taşları nelerdi (Aldığınız eğitimler, gerek çalıştığınız gerekse yönettiğiniz kurumlar ve projeler, yazdığınız kitap serileri gibi)?

— TA: Rastlantılar beni uluslararası alanda derinleşmeye itmiştir. Önce Yüksek Lisans çalışmaları için Amerika’da Columbia Üniversitesi’ne “Li Foundation” bursu ile iki seneliğine gittim. Orada dünyaca tanınmış hukuk profesörlerinin yanında çalışma olanağını elde ettim. Nazi Almanya’sından kaçan tanınış hukukçu Nussbaum, yayınlamakta olduğu bir dizi kitabın Türk Devletler Özel Hukuku’nu ele alan kısmını hazırlamamı bana önerdi. Ben de kabul ettim. Daha sonra, gene Almanya’dan kaçan Wolfgang Friedman’ın bir kitabındaki Türkiye kısmını hazırladım. Bu çalışmalar zincirleme biçiminde sürdü. Daha sonra, ailevî nedenlerle yaşamak zorunda kaldığım yıllarda gelişmelerin, beni Almanya’daki Türklerin hukuk sorunlarına eğilmeğe yönlendirdiğini söyleyebilirim. Almanya’da iken çeşitli üniversiteler ve kuruluşlarda dersler verdim. Oradaki hayatım benim dünyaya açılmamı sağladı. Bunda, California Üniversitesi’nde (Berkeley) ve Georgetown Üniversitesi’nde (Washington D.C.) Fullbright burslusu olarak geçirdiğim günlerin de katkısı olduğunu söylemeliyim. Bütün bu birikimler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yaparken bana yardımcı oldular. Bu tesadüfler benim, uluslararası bir dizi kitap yayınlamama da vesile oldu. Halen, çeşitli ülkelerin hukuklarına giriş olarak Kluwer tarafından basılıp yayınlanan bir dizide genel editörlüğünü meslektaşım Don Wallace, Jr. ile birlikte yapıyorum. Bugüne kadar 15 kitabım yayınlandı. Bu kitaplardan bir tanesi Kazak Hukukuna Giriş’dir. İsviçre hukukuna ve ABD hukukuna giriş kitaplarının ise ortak editörüyüm. Bu kitaplar sayesinde çok sayıda yabancı hukukçu ile bağlantılarım kurulmuştur. Almanya’da Max Planck Enstitüsü’nde bulunduğum yıllarda değerli Alman hukukçularla yakın ilişkiler kurabildim. Öyle ki, bu Enstitütü’de bana çalışma odası da verilmiş bulunuyor. Türkiye’nin çok sıcak olduğu aylarda çalışmalarımı orada sürdürebiliyorum. Böylece en yeni yayınları da Enstitü’nün zengin hukuk kütüphanesinde izlemem mümkün oluyor.

–KY: Kitaplarla aranız nasıl, hangi tür kitapları okumayı tercih ediyorsunuz?

— TA: Kitaplar konusunda iki engelim var. Birincisi mesleki çalışmalarım nedeni ile her türlü vakit kaybına sebep olacak faaliyetlerden uzak durmam zorunluluğu. Uluslararası ticaret hukuku alanında bir kitap hazırlamaktayım. Zamanımı bu kitabın tamamlanabilmesine odaklamam gerekiyor. Bu nedenle, okunacak kitaplar masamın üstünde çığ gibi birikti. İkinci konu daha da ciddi: Kitap seçimindeki güçlükler. Yeni çıkan kitapları ancak günlük gazetelerden izleyebiliyorum ve bunların içeriklerini oradan öğrenip seçim yapabiliyorum. Bu pek kolay olmuyor.

–KY: Sizi en çok etkileyen kitap nedir, sakıncası yoksa bizimle paylaşabilir misiniz?

–TA: “Arkadaşını söyle, senin nasıl bir insan olduğunu söyleyeyim” derler ya! Siz de okuduğum kitapları öğrenerek benim hakkımda değerlendirme yapılmasına kapı açacaksınız. Ancak, sorunuz çok genel. Hayatının çeşitli aşamalarında insanların etkisi altında kaldıkları kitaplar var. Son zamanlarda daha çok güncel sorunları ele alan ve bilimsel değeri olan kitaplara merak sarmış bulunuyorum. Konulardan bir tanesi “terörizm”. Emre Kongar’ın bu konuda yeniden yayınlanan “Küresel Terör ve Türkiye” adlı kitabını okumaktayım. Başarılı büyükelçilerimizden Onur Öymen’in bir eski diplomat olarak terörizm konusundaki görüşlerini “Arka Plan” adlı eserinde izlemekteyim. Çok yakında vefat eden üstat tarihçi Halil İnalcık’ın “Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet” adlı kitabı da masamda okumam için sırasını beklemekte.

–KY: İyi bir hukukçu kendisini geliştirmek için neler yapmalı, hangi alanlarda kendini geliştirmeli?

— TA: Bu, ‘iyi bir hukukçu’ ile bir sosyal neyi kastettiğinize bağlı. Hukuk bir sosyal bilimdir Toplumun ve bunun bir parçası olan ekonominin sorunlarını çözmek için vardır. Bu alanda başarılı olmak için toplumsal ve ekonomik olayları iyi öğrenmek gerekir. Sadece mahkeme kararlarını ve kanun maddelerini okumak kişiyi verimsiz kılar. Hukukumuzda yargıca ve dolaylı olarak tüm hukukçulara, hukuk yaratmak görevi de verilmiştir. Bütün bunların ötesinde, çok çalışmanın da önemini belirtmeliyim.

–KY: Siz aynı zamanda iyi bir kütüphane kullanıcısısınız da. İlk kez bir kütüphaneyi ne zaman kullanmıştınız ve sizdeki etkisi nasıl olmuştu, neler hissettirmişti?

— TA: Kitap sevgisi özel bir duygudur. Evimizde babamın zengin kütüphanesine bakarak büyüdüm. Zaman zaman kitapçılara gider, kitaplara dokunarak heyecanlanırdım. Bir keresinde Zürich kentindeki bir kitapçıya gitmiş ve orada, benim gibi kitaba meraklı bir meslektaşıma rastlamıştım. Sahaflarda da çok zamanım geçmiştir. Maalesef yeni yetişen kuşaklar fazla kitap okumuyorlar. Bilgi sayar kitap okuma alışkanlığına darbe vurmuştur diyebiliriz. Belki 20 yıl sonra yapacağınız bir söyleşide bu soruyu yöneltemeyeceksiniz.

–KY: Sizce kütüphaneler bir hukukçuya nasıl katkı verir?

–TA: Bu soruyu iki açıdan değerlendirmek gerekir. Hukuk toplumla birlikte gelişmektedir. Bu gelişmeleri izleyebilmek için hukukçunun geniş kültüre sahip olması gerekir. Bu da farklı alanlarda bilgi sahibi olmakla gerçekleşir. Ayrıca hukuk alanındaki gelişmelerin de izlenmesi gerekiyor. Bu da yeni çıkan hukuk kitaplarının okunması ile mümkün olacaktır. Genç kuşak hukukçular arasında değerli doktora tezleri yazanlara rastlıyoruz. Bu çalışmalar daha önce yazılmış makale ve kitaplar ve yüksek mahkeme kararları okunarak hazırlanabilir. Bu da ancak iyi bir kütüphanede gerçekleşebilir.

–KY: Bildiğimiz kadarıyla siz aynı zamanda yurt dışında da pek çok önemli kütüphaneyi kullanıyorsunuz. Sizce Türkiye’deki kütüphaneler özellikle hukukçulara yönelik hizmetlerde hangi alanlarda eksik kalıyorlar? Neleri geliştirmeliler?

— TA: Bu da üzerinde durulması gereken geniş bir soru. Bir kere kitapların seçilip alınmasının nasıl yapılacağı bir düzene konmalıdır. Koç Üniversitesi ilk kurulduğunda hukuk fakültesi bulunmadığından hukuk kitapları Amerikan Kongre kütüphanesinin kataloglama sistemine göre geliştirilmişti. Bu yeterli değildir. Belli konulardaki kitaplar raflarda yan yana bulunmalıdır. Bir kitaba bakarken yanındaki kitap okuyucuda ilgi uyandırabilir ve bu zincirleme suretiyle sürer gider. Kataloglar bu yararı sağlamazlar. Bu nedenle son zamanlarda kütüphaneler içindekiler kısmını da kitabın künyesinde yayınlıyorlar. Kitap ısmarlanması ile ayrı bir kişinin görevlendirilmesi zaman ve parasal bakımdan yararlı olabilecektir. Sadece Türkçe hukuk kitaplarının değil, yaygın yabancı dillerdeki hukuk kitaplarının da seçilmesi özel bir bilgi ve özeni gerektirir. Bazı genel hukuk kitaplarının Hukuk Fakültesi binası içinde ayrıca okuyucunun kullanabilmesine sunulması okuyucu ilgisini artırabilir.

–KY: Son olarak hukuk mesleğini icra edecekler kütüphanelerden neler beklemeli ve kütüphaneleri nasıl kullanmalı, bu konuda fikir ve önerilerinizi alabilir miyiz? Kütüphane hukukçular için ne anlama gelir?

–TA: Kütüphane gerçek hukukçular için bir İngiliz anahtarı gibidir. Kanunlar her türlü sorunu çözümleyen kuralları koyamazlar. Koysalar bile bunların zaman içindeki gelişmelere ayak uydurabilmeleri gerekir. Bu hassas görevi yerine getirebilmek için Hukukçuların yayınları izlemeleri kaçınılmazdır. Maalesef hukuk fakülteleri hukuk kitaplıklarına yeteri kadar önem vermiyorlar ve hukuk kitapları diğer alanların kitaplarının arasında gücük kalıyor. İyi bir kütüphanenin bulunması o müesseseye güveni artırır. Giriş sınavlarını kazanıp Koç Hukuk Fakültesi’ne girmek için gelenler “Koç’a giremesek ikinci olarak hangi Üniversiteyi yazalım” diye sorduklarında, “kütüphanesine bakın. İyi ise oraya seçin” diye yanıt veriyordum.
Uzun süreler ders verdiğim Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin iyi bir kütüphanesi bulunmaktadır. Bunda Hocam Prof. Hirş’in önemli rol oynadığını söylememiz gerekir. Onun yanında yetişen Prof. Karayalçın ve diğer meslektaşlar kütüphanenin daha iyi olması için çaba sarf etmişlerdir. Biz de onlar sayesinde, asistanken kütüphaneye yardımcı olurduk.

–KY: Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Kamil Yeşiltaş

Suna Kıraç Kütüphanesi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *